milyon dolar civarındayken 25 milyar dolara çıktı. Biz hayalimizdeki yabancı sermayeyi ancak böyle çekebildik. 10 milyar dolarlık ortalamayı yakalayabildik.” ifadesini kullandı.
– “Haklının güçlü olması için çalışmalıyız”
İş dünyası olarak hukuk güçlü olursa insanların birbirine, kurumlara ve sisteme olan güvenin artacağına inandıklarını ifade eden Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu: “Esasında bizim kültürümüzde de inancımızda da hukukun yeri çok önemli. Mülkün temelinde adaletin olduğuna inanan bir milletiz. Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir Türkiye istiyoruz. İşte bu yüzden adalet terazisinin dengesini korumalıyız. Haklının güçlü olması için çalışmalıyız. Diğer taraftan zaman zaman yanlış bir yaklaşımla da karşılaşmaktayız. ‘Bir taraf zayıf, öbür taraf güçlü’ diye bir taraftan tavır koymak adalet değildir. Bunu özellikle söylemek istiyorum. Hakkın güçlü olduğu bir Türkiye istiyoruz.”
İş ve yatırım ortamının en önemli unsurlarından birinin sözleşmelerden kaynaklı yükümlülüklerin garanti altına alınması olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi:
“Piyasa ekonomisinin tam işleyebilmesi için devletin, kişilerin yaşama, mülkiyet ve serbest girişimcilik haklarını garanti etmesi gerekir. Hem demokrasi hem piyasa ekonomisi, temel hak ve özgürlüklere dayanmaktadır. Rekabete dayalı piyasa ekonomisinde mülkiyet hakkı, ticaret özgürlüğü, sözleşme serbestliği, kanun önünde eşitlik ilkelerinin vazgeçilmez koşuludur. Benim sevdiğim bir söz var, her ortamda da bunu söylüyorum; adalet ‘Kutup Yıldızı’ gibi yerinde durur, geride kalan her şey onun etrafındadır. Zira bireysel ve toplumsal hayatın en önemli erdemi adalettir. Devletlerin varlığı da devamı da adalete bağlıdır. Bu nedenle adalet tarih boyunca hem dinlerin hem de seküler ideolojinin merkezinde yer almaktadır. Her medeniyette adaletsiz ve haksız şekilde hükmetmenin ağır bir vebal olduğuna dair kuvvetli bir inanış vardır. Adaletin bu önemi, onu tecelli ettirmekle görevli hakimlerin omuzlarına ağır bir yük olarak da yüklenmiştir.”
– “Ülkemiz ve ekonomimiz de o kadar güçlenecektir”
Hisarcıklıoğlu, bilirkişilik sistemindeki yığılmanın yargılama sürecinin uzamasına ve daha masraflı hale gelmesine neden olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Bu nedenle hakimlerimizin beşeri sermayelerinin geliştirilmesine, ihtisaslaşmasına önem verilmelidir. Fiziki şartlar kadar yargı camiamızın özlük hakları da iyileştirilmesi gerekmektedir. Zira adaleti sağlamanın ön şartı yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığıdır. Adalet olmadığı zaman özellikle bir ülkede güçlü yönetim de olmaz. Bütün bunları ayakta tutan da adalettir. Adaletin terazisi doğru tartmalı, adaletin kılıcı doğru ve zamanında kesmelidir. İşte o zaman hak arama ve hakkına kavuşma noktasında inancı, yani sisteme olan güveni de kuvvetlendirecektir. Hukuk sistemimizi daha sağlıklı hale getirme konusunda ne kadar başarılı olursak, ülkemiz ve ekonomimiz de o kadar güçlenecektir. Dolayısıyla reel sektör olarak yargı sistemini güçlendirecek, kapasitesini ve etkinliğini artıracak her düzenlemeyi destekledik. Desteklemeye de devam edeceğiz.”
– Adalet Bakanı Tunç
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’taki depremlerden Adana’nın da etkilendiğini hatırlatarak, depremin yaralarının sarılması ve şehirlerin yeniden ayağa kaldırılması için çalışmaların hız kesmeden sürdüğünü dile getirdi. Yılmaz Tunç, yargının deprem bölgelerinde delillerin toplanmasında büyük bir çalışma gösterdiğini belirtti.
Hukuk ve ekonomi ilişkisinin önemine işaret eden Tunç, yatırımcının öngörülebilirlik istediğini, hukuk devletinin en belirgin özelliğinin hukuki güvenlik ve hukuki verimlilik ilkesi olduğunu kaydetti.